Roger Waters
George Roger Waters, 9 Eylül 1944'de Cambridge doğdu. Cambridge erkek lisesine gitti. 60'ların başında Nükleer Silahsızlanma kampanyasında ilk defa seyirci karşısına çıktı. Waters ilk zamanlar gitarını bile akort edemezdi. Ama zamanla grubun gizli beyni olmayı başardı.
Grup ilk defa 1965 de bir araya geldi. Grubun ismi Pink Anderson ve Floyd Council isimli iki caz gitaristin ilk isimlerinin birleşmesinden oluştu. George Roger Waters (bas. vokal), Richard William Wright (tuşlu çalgılar, vokal). Nicholas Berkeley Mason (davul) ve Roger Keith Barrett (gitar, vokal). Bu dört müzikçinin aletlerini çalmadaki özel becerileri, kısa bir süre sonra müzik çevrelerindeki diğer gruplardan kendini ayırır bir görünüm koydu ortaya. ancak büyük ayrıcalıklarla grup içinden sıyrılan bir eleman yoktu. Ancak. şu da bir gerçek ki grubun gizli bir beyni vardı. Şarkı sözlerinin yazımını ve besteleri, ilk iki yıl Syd Barrett, daha sonraki yıllarda da Roger Waters üstlenmış gibi görünüyor.
Pink Floyd uçmayı öğrenmeden önce bir çok keşfe çıktı, bir çok etkiyi benliğinde hissetti. 1965 de bir partide rhythm and blues'u keşfettiler. O yıllarda dünyayı Rolling Stones ve Beatles kasıp kavuruyordu. Aynı dönemde dünyada savaş vardı, uzayın keşfi başlamıştı. Herkes herşeyi bütün boyutlarıyla yaşıyordu. Bütün bu oluşumlar içinde Hippie'ler ortaya çıktı. Şiir, zen budizm, caz ve doğal birliktelik onların yaşam felsefesini oluşturuyordu. Hippie'lerin yoğun barış yanlılığı onlara zamanla çiçek çocuğu denmesine neden oldu.
Mutluluğa, özgürlük, sevgi ve barış ile ulaşacaklarını düşünüyorlardı. Müziğin yeni gelişimlere, karmaşık arajmanlara, alışılmadık konulara ihtiyacı vardı.
Pink Floyd sanat ve gizeme sanatsızlığın içi boş mesajların ticari kültür olduğu bir çağda oluştu. Onlar dünyayı yeniden kurmayı talep ediyorlardı. Anarşist müziklere; protest şarkı sözleri; özel sound efect ve düzenlemeleri ile kısa sürede efsaneleşen grup, bir yandan müzik öte yandan da düşünsel gelişimini sürdürdü. Pink Floyd daha sonraları 'Psychedelic Pop' ve 'Rock' grubu olarak tanımlandı. (Psychedelic sözcüğü; aklın görünürlüğü yada ruhun görünmesi açılması anlamlarına gelmekte.)
Roger Waters. her ne kadar grubun progressive, araştırmaya yönelik ve yüksek dozlu müziğinin kurucularından biri olsa da blues'a olan eğilimi tartışılmaz. Öyle ki, o günden bu güne 18 yıl geçtiği halde. blues'un ayrılmaz bir parçası gibi düşünülmesi olası ağıtları, en özgün ve günümüze uygun yapılar içinde kuruyor ve besteliyordu. (Bir anlamda blues'un yeniden üretilişi söz konusu.) 'The Final Cut' albümü böyle bir çalışmanın ürünü olarak belirmekte. Bestelenmesindeki amacı ve ithaf edilen insanların konumları da düşünülünce en uygun seçimi yapmış Waters. Çalışkan, hareketli ve yaratıcı bir Özelliğe sahip olan Waters arkadaşları arasında da en bilgili, en çok okuyan ve araştıran olarak bilinir. Grubun diğerlerinden ayrılan 'entellektüel' yönlerinin en önemli temsilcisi. Bu sanatçı popüler müziğin dışındaki alanlara hiç yönelmediğinden söz eder ancak 'Atom Heart Mother' albümü kendini haksız çıkaracak nitelikte. Zor anlaşılır bir adam olduğunu düşünür ve bundan gizli bir sevinç duyar. Arabalarla ve mekanikle çok ilgilidir, tümüyle işlemez bir durumda olan beyaz renkli, 1950 model Lotus Super Seven marka otomobiliyle övünür.
Pink Floyd – Metronom 1983
Orhan KAHYAOĞLU – Sinan GÜLER
(Syf: 25-26)
Roger Waters Beyrıt'tan Seslendi: "ŞARON ÇOCUKLARI RAHAT BIRAK"
Ünlü İngiliz grubu Pink Floyd'un eski şarkıcısı Roger Waters, Lübnan'ın başkenti Beyrut'taki konserinde söylediği ''aşk, özgürlük ve barış'' şarkılarıyla coşturdu.
Konser sırasında dev ekranda ''Kutsal Topraklar'' ve ''Nasıra'' görüntüleri çıkınca 7 bin seyirci çılgınca alkışlarken, onlarca genç de başlarındaki kefiyeyi çıkararak sallamaya başladı.
Waters'ın özellikle 1982'ye tarihlenen ünlü ''The Wall'' (Duvar) albümünden savaş karşıtı, ''Bring the Boys Back Home'' (Çocukları eve geri getirin) gibi şarkıları büyük alkış alırken, ''Hey teachers, leave the kids alone'' (Hey öğretmenler, çocukları rahat bırakın) adlı şarkıda seyirciler ''Hey Şaron, leave the kids alone'' (Hey Şaron çocukları rahat bırak) diye bağırdılar. Waters, 28 Şubat'ta Güney Afrika'da başladığı ''In the Flesh'' isimli dünya turu çerçevesinde 30 ülkeye uğrayacak.
Milliyet – 18 Nisan 2002
WISH YOU WERE HERE
So. so you think you can tell Heaven from Hell, blue skies from
pain?
Can you tell a green field from a cold steel rail? A smile from a
veil?
Do you think you can tell?
And did they get you to trade your heroes for ghosts? Hot ashes
for trees?
Hot air for a cold breeze? Cold comfort for change?
And did they exchange a walk on part in the war for a lead role
in a cage?
How I wish, how I wish you were here.
we're just two lost souls swimming in a fish bowl, year after year,
Running over the same old ground. What have we found? The same
old fears.
Wish you were here.
BURADA OLMANI İSTERDİM
Demek cehennemden cenneti, acılardan
mavi gökleri ayırdedebileceğini saniyorsun?
Ayırdedebilir misin soğuk celik raylardan yesil bir tarlayı?
Ya da gülümsemeyi bir peceden?
Başarabileceğini sanıyor musun?
Sana kahramanlarını hayaletlerin. sıcak kûlleri ağaçların
yerine koy mu dediler?
Serin bir rüzgârın yerine sıcak havayı? Ya da rahatlığı
değişimin yerine?
Ve kafeste oynadığın önemli bir rolü bir savaş yürüyüşü ile
değiş tokuş mu ettiler?
Ne kadar, ne kadar isterdim burada olmanı.
Yıllar yılı bir akvaryumda yüzen iki yitik ruhuz biz.
Aynı yerlerde gezinip duran. Neler bulduk? O aynı eski
korkuları.
Keşke burada olsaydın.