Pencere…Köprü…Ve ötesi…
Demek kendisi yedinci kademede idi… Yedinci kademe ne olaki?..
İki kanatlı geldi. Gülümseyen gözleriyle "düş önümüze" dediler…
Yürüdü… Yürüdü…
Şeklen algılayamadığı kapılardan geçiyordu…
Kuleler yaklaştıkça yaklaşıyordu…
Yaklaştıkça,.. "Ben" diye çığrışan sesler büyüdü…
Karıştı birbirine…
Kulelerin içinden geliyordu…
Yüksekliği gözle görülmeyen bir ışık kulesinin önünde durdular… "Burası senin kulen" dediler… Gittiler….. Önünde belirsiz bir kapı açıldı… Belirsiz bir adımla kulenin içindeydi… Yedi katlı bir yapının asansörü idi… En üst kata bastı… Kıpırdamadı asansör… Sırayla çalışıyor olmalı… " Dedi içgüdüsel bir sezgiyle…
Birinci kata bastı anlamadığı… Anlayamayacağı kadar çok rakam geçti duvarlardan… Sonra usulca açıldı kapılar…
Hayal-meyal anımsadığı bir yer gördü… Afrika'da bir orman… Dallar gördü… Dallarda kuşlar. Solucanı çekiştiren kuşlardan birini tanır gibi oldu… O kuş ta tanıdı, baktı ona… Kendine bakar gibi…
Sonra usulca kapandı kapılar… Yine anlaşılmaz bir zamanın içinde yükseldi asansör… Anladı ki, artık düğmelere basmasa da yolculuk devam edecekti…
Kat iki… Yine açıldı kapılar… Bir eskimo evi gördü kutuplar ülkesinde… Tanır gibi oldu kendim… İkinci evresinde…
Kat üç…
İspanya'nın bir izbe meyhanesi…
Don Alvarez içiyor…
İspanyol çingenesi.
Kat dört…
Fransa'nın en birinci yargıcı…
Kat beş…
Boş gezenin boş gezen bir kalfası…