Yap – İşlet – Devret
Eskiden böyle miydi ya?..
Onsekizinci yüzyıl, ondokuzuncu,
daha eskisi…
Ve yakın zamana kadar…
Değişik model sevgiler vardı.
Romeo, bir kez görebilmek için Julet'i
gitarını kapıp, balkon altlarında serenadlar…
Kerem Aslı'sına yanar,
Ferhat dağları deler…
Rapunzel kulesinden saçlarını uzatır âşığına…
Ya Leyla ile Mecnun?
Kaç tane sevgi kaldı ki böyle?..
……
Ben, yalnızca bütün özgürlüklerin
sonsuza kadar kullanılması konusunda tutucuyum…
Hiçbir konuda tabularım yok…
Hepsi hızla yokolup gitti
ben, ben oldukça…
"Herşey gönlümüzce olmalı" derim bu yüzden…
Ama sizce de biraz çivisinden çıkmadı mı ilişkiler?..
Tabii ki çağlar değişti…
Şimdi yaşasaydı
balo yerine diskodaki havuz partiye giderdi külkedisi…
İhtimal ki,
ayakkabısının teki yerine sutyenini kaybederdi taze…
Prensin işi iş…
Yüzyıllar öncesindeki gibi
cam ayakkabıların sahibini aramak yok kapı kapı…
Sindrella'nın göğüs ölçüsü önemli bu kez…
Evlenme teklifi ahmaklığında bulunup kızı kaçırmazsa,
sıkı bir flört yaşayabilir külkedisi ile…
……
Şimdi sevgiler değişik;
"Yap-işlet-devret" modeli…
Zaten ne hengameler atlatmıştır külkedisi…
(Burada önemli olan hengameler değil, Sindrella'nın 18. Yüzyıl romantizminden sıyrılmayı göze almış olması)…
Öhöm!
Her şey devrime uğrayıp güzelce değişti de,
hiçbir değişimin ulaşamayacağı
-değişmez tek bir doğru- var kardeşim…
"Yap-işlet-devret" modeli
uymuyor bu değişmez sevgi doğrusuna…
……
Artık kimse senden ışıkları söndürülmüş odanda
mehtaplı yollara bakıp,
beyaz atlı prensini beklemeni
beklemiyor…
Yöresel bir feministlik yaşıyoruz…
Yöremizin erkekleri,
yalanlara dayalı tahtırevanlar üstünde
sürdürebilmeyi çokeşliliği
erkeklik saydıklarından,
kızlarımızın özgürlüğü de buna benzer uyduruk-kaydırık bir şey oldu…
Sonuçta bütün ilişkilerde
sevgiden öteye kaykık bir toplum…
İhtilal yaptı paşa,
sıçtı taşa…
Şimdi durum bu durum…
Altı bodrum,
üstü tatil köyü…
Devre mülk…
"Yap-işlet-devret"…
……
Aşırı selamlar istisnalara…
Gönül dolusu,
Işık ve sevgiyle…