Şizofrenik

Aziz Nesin; "Bu adam kendini iki bok sanıyor," diye kimin için söylemişti?

Yolunmuş tüylerinden iktidar abası yapıp kahramanlık rüzgârlarıyla halâ ortalarda savrulan şizofrenik leydi bu inanılmaz "Pişkinlik Senfonisi"ni daha ne kadar sürdürecek?

CIA'nın bile bir onuru ve kendi kıstaslarınca seçilmiş elemanlarıyla belirlenmiş bir yüksekliği, tutarlılığı vardır.

Bu nedenle CIA ajanlığı hikâyesi, yaşadığımız -hiç unutmayacağımız- günlerin köpüğünde abartılmış bir hezeyan olabilir.

Öte yandan "kendini iki şey sanan bu şizofrenik leydi her şeyi yapabilir" çekincesi beynimde duruyor.

Rus Çarıyla birlikte fırıldak hocayı katalizör edip, ülkenin başına geçirdiği suçlar ve günahlardan örülü kara yorganın bir yamasında aklansa bile, bu halk olan biteni unutup, şeytani hanımefendiyi yeniden kraliçe eyleyecek kadar koyun mu acaba?

Yalan ve tokatçılığa tapan sahte Müslümanlardan oluşan malum parti, Anadolu'da binlerce yıl önce filizlenmiş olağanüstü güzellikteki hoşgörü inançlarının cennetleri üzerinde daha ne kadar gümbürdeyecek?

"Özgürlük" dedikleri küreselleşme batağında, sarışın kadın, din ve çağdaşlık dekoltesine bürünmüş yeni dünya emperyalizminin yalakalığını sürdüren medya bülbülleri daha hangi yüzsüz frekanslarda şakıyacaklar?

Dolar yemli altın kafeslerde, yemin tutmayan tavuk gerileri gibi yanlış bildikleri demokrasi adına cevherler yumurtluyorlar.

Geçenlerde yumuşaklardan bi tanesi parlak bir analiz yaparak Çiller'i düşünce suçlusu ilan etti.

Başka biri; "Ortalık bir gecede sütliman oluverdi, demek şeriat tehlikesi yokmuş," diyordu. Sekiz yıllık kesintisiz eğitime karşı sokaklara dökülen karanlıkların başında birlikte hoşgörü şovları yaptıkları yobazların takiyyesiz suratlarını görünce hazretlerden uyanan olmuş mudur?

Hayatı, üzerine giydikleri, üstüne bindikleri ve yediklerinden ibaret sanan iflah olmaz bir yeni dünya zavallısı da, köşesinde Washington'dan, Lenin'den ve Atatürk'ten daha ünlü ve değerli bulduğu markaları sayıp döküyordu.

Susurluk çeteleriyle ortalığa saçılan, netleşmedikçe büyüyen irinli ayıplar bulamacında, bütün fail-i meçhullerin karanlığına sesleniyorum; "Adi herifler! Beyninden, onurundan ve inançlarından başka sermayesi olmayan genç fidandan ne istediniz? Metin Göktepe'yi hanginiz öldürdü?" Bilardo topları gibi oradan oraya savrulan duruşmaların prezervatiflerine sığınmadan erkekçe çıkın ortaya da "Biz yaptık!" deyin.

Hafifletici sebep olabilecek(!) ikinci cümle; "Çünkü bize böyle öğrettiler."

Bu devasa akıl hastanesinin sakinleri, meczuplardan, anormallerden, kişilik bölünmesine ve yalan sarasına tutulanlarla, aydınlıktan korkanlardan oluşuyor. Üstelik kendileri gibi olmayanları tedavi etme sevdasındalar!

Uzayıp giden koridorlarda şizofrenik sorular… Ve "yanıtlar rüzgârda uçuşuyor." Doğuma açılmış bacakları döven dalgalardan, kumlardan habersiz misiniz?

Tozlanmış, eyvallahlı teslimiyetlerle yaşayıp giderken tövbelerle bezenmiş rüzgârları saçlarınıza gelecek uçurtması yapabilir misiniz? 
Işık ve sevgiyle…

İlhan İrem Official Web