Sırlarımız!..
Şimdi anlatmak istediğim konuyu aslında ben de tam çözemedim… Ama bir akşam aklıma takıldı işte…
Düşündüm;
Evrende fiziksel olmayan herşeyin bizim göremediğimiz bir yoğunluğu olsa… Bir beste mesela… Besteleninceye kadar fiziksel olmayan bir olgudur bestelenmemiş bir şarkı… Ama şöyle olmaz mı?.. Bugüne dek dünyada bestelenmiş ve bestelenmemiş bütün eserler, ancak duyarlı insanların duyarlılık derecelerine göre algıladıkları uzay boşluğunda uçuşan melodiler olamaz mı?..
Bütün besteler yapılmış, uzaya atılmış… Bütün şiirler yazılmış, onlar da uzayda uçuşuyor… Besteleri uzay sessizliğinde duyup notaya geçirenler besteci… Şiirleri hissedip yazanlar da şair oluyorlar… Roman konuları… Kitaplar da uzayda yazılı… Bir ressamın gelecekte yapacağı resmin renkleri de uzayın derinliklerinde bir yerde…
Hiçbirşeyi biz yaratmıyoruz… Yalnızca bir aynayız…. Uzaya serpiştirilmiş güzellikleri yansıtan…
Yaşamak bir sanat!
Ve her sanatçı parlaklığına-berraklığına göre yansıtıyor güzellikleri hayatına…
Kimileri tozlu, pek bir şey görünmüyor aynasında…
Kimisinin sırçaları dökülmüş yer yer, derinliğine göremiyor yaşadıklarını…
Kimi şekilleri büyüten bir dev aynası…
Kimi ters…
Kimi dalgalık…
Kimi bulanık…
Kimi kırık…
Kimimiz öyle – Kimimiz böyle… Ama hepimiz bir aynayız…
Güzellikler göremiyor, gösteremiyorsak eğer… Hatayı kendi sırlarımızda aramalıyız…