Şeriatın Yeşil Çekirge Bulutu
Adam diyor ki; "Ben bu MGK kararlarının altına imza atmadım." Neydi yoğun gündem?
Demokratik hukuk devletine tıslayan şeriat… Laikliği kendince bir anlamda buharlaştıran irtica. Şimdi bu insan, altın tepsi içinde, durduk yerde başbakan oluşunun koşullarına bilmem hangi politik hesaplarla şaşı bakıp; "Ben bu MGK kararlarını imzalamadım, yeniden değerlendireceğim," diyor.
El mecburluğu, yetinmekle tokalaşıp, gelecekteki yeni yanılgıların çorabını örüyor.
Ve yine niyeti karnında sakat sözler; "Bütçemiz yeterli değil, sekiz yıllık kesintisiz eğitime pilot bölgeler dışında ancak gelecek yıl geçebiliriz."
"Öğrencinin tercihine dayalı din dersleri koyacağız."
Kanayan yaralar üzerinde tentürdiyotsuz, eski kıl hesaplı politikalar…
Kamuoyunun koşullar sonucu kendisine sunduğu kurtarıcı boyutundaki gündeme kurnazlığı elden bırakmadan dokunup, tabandaki faşistlere ve dincilere hâlâ ucuz göz kırpışlar…
Yetinmek demiştim. Yetinmek tabii!.. Bal gibi yetinmek.
Şeriata karşı laiklik yürüyüşüne, "Şeriat din demektir," diye yan çizenlere umut bağlayarak yetinmek.
Öyle değil ya! Tutun ki, sürü geçici bir bilinç sıçraması yaşadı ve insanların baskısıyla karanlıklara karşı bir yaz devrimi gerçekleşti.
Yine herkes kendi ince hesaplarında spastik yürüyüşünü sürdürecekse, biz kime güveneceğiz? Hiç kimseye!
Bir-iki istisna dışında bunların hepsi, deli güllabicileri gibi sağdan sola şuursuzca salladıkları bayraklarla tarihin çöplüğüne doğru ağır aksak ilerliyorlar.
Arsızlar, hırsızlar ve tanrıyı seçimlere sokmaya yeltenen din cahili sahtekârlar gidecek, geri kalan yüzde sekseni tavlamalara teşne, ulvi görüntülü, kibar hesapçılar gelecek…
Sözde sol söylemli başka birileri de, politika kurtlarının dışında kalıp, uhrevi taleplerin arka bahçesinde aportta bekleyecek.
Kafası karışık insanlar ve demokratik kitle örgütleri, aşağıdaki sakala ya da yukarıdaki bıyığa uyarı faksları çekip saf tutacaklar. Vay benim köse sakalım!
Şeriat bataklığı, kökten çözümlerin uzağında yine siyasilerin oy deposu olarak gizli/açık yayılmayı, kokuşmayı sürdürecek Derdim, gündemden düşmeyen maddi ve manevi hırsızların azgın hırslarıyla sekteye uğrayan Kıbrıs politikalarının doğal rayına oturması ile birkaç maaş zammı ve af haberleri dışında, yeni hükümetin insanlara da aşılayacağı kökten bir cesaretle yeni kapılar açabilmesi.
Yoksa, yanılgılar tarihimizde alıştığımız yeni bir sayfa açılacak.
Belki de daha bir süre Con Ahmet'in Devirdaim Makinesi beyhude dönüp duracak.
Ta ki koyunlar, sürü olmadıklarının bilincinde postlarını tuzlayıp, kendi içlerinden çoban olmayan, şeffaf bir lider bulup seçene kadar.
Dışarıda, zehirlerini yeniden iktidara salgılamak isteyen tarih öncesi kara böceklerle, 1956 yapımı bilimkurgu filmlerindeki uzaylı istilacılar gibi başbakan, başbakan yardımcısı kılığına girmiş CIA ajanları var.
Üstüne üstlük, şimdilik iktidardan düşmüş bu sahtecilere köşelerinde, ekranlarda kol kanat germeyi sürdüren yeni düzenci, şuursuz yalakalar kol geziyor.
Çoluğumuz, çocuğumuz, tarlalarımız, nerdeyse geleceğimiz haşat oldu…
Üzerimizden şeriatın yeşil çekirge bulutu geçti. Ve inanın hiçbiri ölmedi.
Uyku arası yanan ışıklarla perdenin arkasına gizlenen sivrisinekler gibi kanımızı emmek için yeni karanlıkları, aymazlıkları bekleşiyorlar. Her nasılsa aydın payesini almış Özal dümencisi dangalaklar, "Her şey bir gecede sütliman oluverdi, demek şeriat tehlikesi yokmuş," diyebiliyorsa…
Ve bu adamlar, çağdaşlaşmaya kıvranan Türkiye'de hâlâ en baş köşelerde ahkâm kesebiliyorlarsa, bir değil, sonsuz kere düşünmek, tavlanmasız, teslimiyetsiz, ölümüne cesur yürekler taşımak gerek.
Işık ve sevgiyle…