Seni Seviyorum
İlhan İrem: On bir yeni şarkıdan oluşan albümde tüm müzikler bana ait; dört şarkının sözü Hansu İrem, üç şarkının da İlhan İrem imzalı. Hansu'yla birlikte yazdığımız üç şarkı sözünün yanı sıra Özdemir Asaf 'ın bir şiirini de besteledim. Albümün asıl çekirdeği Hansu İrem'dir. Beş yüz küsur beste arasında albümü şekillendirmeye çalışırken, çocuk safiyetinin hassas terazileriyle seçtiği şarkıları öykü bütünlüğü içinde sıraladı. Geçmişten geleceğe bütün anlatımlarımla bire bir örtüşen olağanüstü şiirleriyle göksel buluşmamızı bu albüme yansıttı. Sürekli ertelediğim, en güzel ve en önemli albümümü yapma düşümü sonuca doğru hızlandırıp harekete geçirdi. Son altı yıldır eşim Hansu İrem'le, bir anlamda Koridor macerasını sonlayacak, yeni şarkılardan oluşan bu albümü hazırladık. Böylesine uzun bir süreçte doğallıkla, yaşadıklarımızla, Türkiye'de yaşananlarla, bizim düşlediğimiz müzik ve hayatın gelgitinde, albüm çeşitli dönemeçlerden geçti. Birçok kez çatıyı, hatta temel anlatımı yeniden yıkıp yeniden kurgular yaptık.
Tümüyle rock atmosferi taşıdığı halde, son iki şarkıya kadar bir türlü gelmeyen şekilsel sertliğiyle bu albüm, güncel hayhuyları aşmış bilinç boyutlarınca yakalanabilecek, kadife eldiven içinde demir bir yumruk bence. Koridor'daki Görüşmeyelim ya da Don Kişot gibi şarkılar bu albümde yok. Hem daha öte bir anlatımın kanatlarındayım, hem zaten gerek de yok. Çünkü 1946'dan başlayarak, günümüzde artık toplumsal cinnete dönüşen karşıdevrim ve küreselleşme sarmalındaki ahlaksızlıklar, sahtekârlıklar, ahmaklıklar kakofonisine söylenecek pek bir şey kalmadığını düşünüyorum. Yeni milenyumun aydınlığında yaşadığını zanneden insanlık uçsuz bucaksız koridorlarda. Yüreğimizin götürdüğü yere gitmekten, sevgiden başka çıkış yolu yok.
Albüm altı aylık bir stüdyo çalışması ile sonlandı; haziranda başlayan altyapı kayıtları üç ay sürdü. Ergin Kızılay (yaylı tanbur ve ut), Ercan Irmak (ney), Ahmet Kadri Rizeli (kemençe), Berç Yenal (gitar), İsmail Soyberk (bass) gibi daha önceki yıllarda da yapıtlarımda yer almış müzisyenlerle çalıştım. Albümde duyulacak bütün klavyeli çalgılar, son üç albümümde olduğu gibi, düzenlemeleri de üstlenen Garo Mafyan tarafından seslendiriliyor. Anlatımlarımı derinliğiyle özümseyen ve tartışılmasız virtüozitesiyle ilk saflığını bozmadan hayata geçiren Garo, bu albümün temelini oluşturuyor.
Analog bir stüdyoda çalıştım ve dijital teknolojiden uzak durdum; özellikle 1970'lerin davul soundlarını kullandım. Zaten albümde sadece beş şarkıda davul var; diğer şarkılar senfonik büyük orkestral yapılanmalardan oluşuyor. Bir de dijital seslerden uzak kalma adına, sürekli çalıştığım Gür Akad yerine bu kez Berç Yenal 'ın yarım kasa Gibson gitarını tercih ettim. Şarkılarımın bir geceyarısı tek gitarla bestelendiği an, en doğru ve kâinatla bütünleşmiş en içten kayıtları içeriyor. O ilk safiyetin ve güzelliğin, düzenleme, kayıt ve miksaj aşamalarında suyunun suyuna dönüşmemesi için aşırı çaba harcadım. Dinleyici ile karşı karşıya olduğum son derece doğal bir sound oluşturdum.