Pencere…Köprü…Ve ötesi…

Mırıldandı:
"Artık sen benim için,
Bir eski zaman filmisin… "

Ara oldu. Işıklar yandı… Gözleri kamaştı…
Ve çok sıcaktı…
Soğuk ve loş bir yer arandı…
Hemen oracıktan başlayan
Daracık bir patikadan
Gelincikler arasında yürüdü… Yürüdü… (Yağmur serpiştiriyordu) Yolun sonunda bir mağara gördü…

İçeri girdi..
Duvarları şekilsiz..
Ve keskin kenarlı aynalarla kaplıydı içi…
Yerlerde duman… Morumsu ışıklar…
Esrarlı bir koku…
Ve bakanları şekilden şekile sokan aynalar…
Kendileri görünmeyen, ama yankılanan seslerinden önde yürüdükleri anlaşılanlar anlaşılan, aynalara baktıkça ağlıyor. Gülüyorlardı… İnsanlar aynalarda kendilerini arıyorlardı… İç bükey-Dış bükey… İnsanların içi dışına çıkıyor… Aynalar aksak bir gerilim filmi müziğiyle çarpıyordu… Her aynada değişenler… Ağlaşanlar… Gülüşenler…. Yürüdü… Yürüdü… Yürüdükçe, önündeki sesler azaldı… Gürültüler arkadan geliyordu… "Burası da bir baca… Sonunda boşluğa uçacağız… " Diye düşündü… Güldü…

Ve bir ışık karıştı mor-mavilere…
Ağardı… Ağardı…
Mağaranın çıkışına vardı.

Önünde sonsuz bir boşluk…
Boşlukta bir menekşe akşamı…
Ve iki yanında mağaranın son aynasında gördüğü kanatları…
Başında yuvarlak bir hale…

Sonraki

İlhan İrem Official Web