Pencere…Köprü…Ve ötesi…

Yok yok köşebaşı değil… Bir KÖPRÜ ölüm… Karşıya… Karşıdan… Hayat-ölüm-öncesi-ötesi, her şey bir bütünse eğer… Herşey köprü o zaman…
"Herşey" tekildir…
Herşeyi bağlayacak bir başka herşey bulamazsınız…
Bu nedenle. Aslında yaşadığım anı anlatarak… Öteye… Düşler ülkesine bir köprü kuruyorum.
Anlatacaklarımı belki yaşadınız… Belki de yaşamadınız… Yine de YONÇİN(x) gibi gözlerimizi kapatıp şöyle bir etrafınıza bakınız…
Neyse… Gelelim öykümüze…

Dünyanın denizi bol bir yerinden bir körfeze girersen…
Yürü…
Girit 'ten sola dön… Vur Ege 'den yukarı…
Bir boğaz… Geç…
Bir deniz… Fare gibi…
Geç…
Bir boğaz daha…
DUR!
İşte burası İstanbul'dur…
İstanbul'a böyle biraz yüksekten bakarsan, bir ışıltı görünür… Bir ışık denizinde Sabah Yıldızı'dır Köprü…
Herşey orada başladı… Bir kovalamaca, Çok hızlı giden bir siyahlıkla, çok küçük bir kırmızı araba arasında…. Küçük kırmızı araba fren yaptı, yavaşladı… Siyahlık yaklaştı… yaklaştı. Çarptı… Çarpıştılar… bir koşuşturma…
Bağıranlar… Çağıranlar…
Bağıran… Çağıran…
Bağır… Çağır…
Bağ.. Çağ…
Ba… Ça…
Sesler yok oldu…

(x):"Yonçin" benim çocukluğumda dinlediğim bir masaldır…
Yonçin adlı bir kraliçenin ölü taklidi yaparak çevresini tanımasını anlatır…

Sonraki

İlhan İrem Official Web