Neyzen
Neyzen neyini aldı…
Yorgun, küskün adımlarla yürüdü… Dışarı çıktı.
Tekmeleyip kapattı kulübesinin kapısını.
Sahildeydi…
Gün doğmamıştı ama, gökyüzü siyahlıklarını gri köprülerle maviye giydiriyordu.
Sonsuz çınlamalarda, sabahın sessiz uğultusu…
Denizin ölgün vuruşları kıyıya…
Paçaları dizlerine kadar sıvanmış siyah bir şalvar…
Etekleri sularda yüzen kara pelerin…
Beline inen kuzguni saçları uzak rüzgarlarla savruluyordu.
Sabahakarşı denizlerinde kırılıp bükülüyordu çıplak bacakları…
Bir kayaya oturdu, üfledi neyini !
İki beyaz kuş peydahlandı neyin ucundan ?
Kumlanmış görüntülerde, düşsel salınımlarla uçtular… uçtular…
İyice uzaklaştılar…
Ölümcül bir gümüşi perdenin ötesinde yokoldular.
Üfledi…
Her notada bir kuş havalandı, envai türlü…
Üfledi…
Kızıl kıvılcımlı rimeller çekildi, kasırga bakışlarına bulutların.
Önceden yazılmış bir senfonide, – güya sürpriz – varyasyonlar yaşandı !
İyi ile kötünün terazisine yığıldı doğa, neyzenin nağmeleriyle…
Umuda yokoluşlarını seyrederken kuşların, dalgın…
Unuttu kendini güneş !
Kavurmadı geleceği…
Bekledi.
Bilinen bütün duaların kabul olunmuşluğunda…
Hiç günahsız bir çığlık, tanrının kulaklarında !
Üfledi…
Dünya, dünlerden ve bugünlerden arınmış bir sabun köpüğü içinde havalanırken…
Şeffaf bir balonun maskeli konuklarından uzağa düştü !
Soluksuzluğu seçti neyzen !..
O kumsallarda, hala anlatılan büyük bir aşk yaşandı.
Neyzen bir denizkızına aşıktı… Denizkızı da ona !
Zengin bir denizhıyarı ile evliydi sevgilisi.
Sayısız uşakları, iki çocuğu vardı.
Neyzenin türküleri çağırdıkça dünyalar güzelini…
Kutsal kıyılarda buluşup, seviştiler !
Nikahlı kocanın, okyanus ötesindeki ticari anlaşmalarına rağmen…
Onlar, suların içinde sevişerek çığlık çığlığa…
Başka türden bir gelecek çizdiler yarına !
………
Üfledi neyzen…
Tozolmuş beyaz kuşlar, can alıcı renklerle döneniyorlardı, sıcak / soğuk uzaylarda.
Güneşe baktı…
Gözleri kamaştı.
Yaşlı kumsalda taşlar… Yer yer kapatan mavilikleri…
Nevale peşinde kuş sürüleri…
Denizhıyarı, doğum günü hediyesi olarak, son model bir denizaltı almış denizkızına.
Pembe solungaçlı Japon Balıkları getirmiş uzak ülkelerden…
Kırmızı beybi doller… Daha neler neler !…
Mırıltılar…
Daha öte yalnızlıkların sahipsiz güzellikleri !
Geleceğin çingene şenlikleri…
Sınırsız… Pasaportsuz !
Zehirlenmemiş, bilinmedik bir kuytuda tanrısal bir kainat oluşmuş…
Neyzen ötelere uçmuş…
Dünya daha da pörsüyecek asırlık hainliklerle.
Uçuşmasız balonlara dönüşecek aşklar !
İnsanlıklarına dair, hemen herşeyi unutacaklar…
Yokedişli lanetli kavimler olarak savaşacaklar…
Sancılarından başka kıvrılacak bir kucak bulamayacak cengaverler…
Yosunlu kara duvarlar, ölü gezegen gözleriyle yıkılacak gündelik hikayelerine.
Hala hiçbirşey anlamayıp yırtınacaklar, aşksız !
Bir denizkızı sahile vuracak…
Kainat, belirsizce göz kırpacak birilerine.
Yakın uzaklıklarda yakınan ney ?
Tanrıya karışacak sessizce…
İlhan İREM
25.12.1988