Küçük Raslantılar

Aysel o sabah erken uyandı… Uzun uzun gerindi yatağında… Orhan Veli sıyrılmasıyla kalktı. Yüzünü yıkadı soğuk sularla, ılık bir duş sonra…

Aysel manken, sabah on bir, bir reklam filmine yetişmek üzere kapıyı kapattı, hızla indi merdivenlerden, sokağa çıktı…

Aysel yürüyor…

Mehmet Bey nakliyeci… Bir kamyonu var iki ortak… Uyandı Mehmet Bey, saat sabahın onu… Hemen giyindi, özensiz… Kuruçeşme'den yüklendi kömür…

Giderayak seslendi müdür: "Şu kartı al, üzerinde adres var… Şişli'de bir yer… Önce iki tonu oraya bırakılacak…"

Saat on bir, on bir… Teşvikiye, Rumeli Caddesi, Aysel yürüyor…

Adres arıyordu nakliyeci Mehmet…

Bu kamyon saat tam 11.28'de Rumeli Cadde'sinden geçecek, damperli demir kasası, uykulu, dalgın dalgın yürüyen Aysel'in kafasına çarpacak da 11.29`da Aysel ölecek…

Aysel nakliyeci Mehmet Bey'i tanımazdı… Mehmet Bey için Aysel'in hayatı yorgun argın bir film konusu… Ortak bir kaderi paylaştılar…

Hepimiz, bir ötekine, bir ötekine, bir ötekine… Böyle küçük raslantılarla bağlıyız….

Aşklar yaşıyoruz, evleniyor çocuklar yapıyoruz…. O çocuklar büyük insan oluyor, olmuyor…

Her gün bin çeşit raslantıyla yön veriyoruz hayatımıza…

1965 senesinde Gölcük'te bir kız çocuk dünyaya geliyor… Dokuzyüzellibeş'te hayat katarına katılmış erkek çocuk ile karşılaşıyorlar Bindokuzyüzsenler'de… Âşık oluyorlar birbirlerine…

İlmik ilmik bir hayat örüyoruz… Ortada sonsuz ve görkemli bir desen var…

İnsan insanla bağlantısını ne kadar kesse de , her gece gizli bir el, sabaha kadar yeniden dokuyor hayat kilimini…

Tanımadıklarımız, sevdiklerimiz, nefret ettiklerimiz her aynı kilimde renkleriz…

Anlaşılmaz bir biçimde bağlıyız birbirimize… Bilgisayar devreleri gibi… Ne zaman, nerede karşı karşıya gelirsek gelelim, önce birbirimize, yani birlikte ördüğümüz o hayat kilimine zarar vermemeyi düşünelim…

Işık ve sevgiyle…

İlhan İrem Official Web