“Koridor” – Albüm Şarkı Sözleri
İKİ DUVAR ARASINDA
Anılar,
cıvıl cıvıl koşmayın peşimden
giymeyin en şuh elbiseleri boşa.
Anılar,
uçuk uçuk inmeyin göklerden
giyemem o deli gömleğini bir daha.
Şimdi çiziyorum kendi hayalimi
gölgeler tutuşmuş çığlıklarla yanıyor
Durmalı /
Susmalı /
Yürümeli /
Gitmeli
Haykırmalı belki de !
Kapılmalı /
Unutmalı /
Gitmeli
Kanat seslerine…
Sen orada iki duvar arasında
Sen orda duvarlar arasında
Kapılmalı /
Unutmalı /
Gitmeli
Kanat seslerine…
Neleri ördük, çözerken bağladık
Nelere güldük, nelere ağladık.
Gülmeli /
Geçmeli /
Gitmeli…
Haykırmalı belki de !
Uzan şöyle sevgilim
Bulut çimenlerine
Masmavi bir uyku insin
Gözlerine
İlahiler duyacaksın düşlerinde
Uyan !
Üzerinde bulutlardan bir gelinlik
Adını haykıracağım bir tepede…
MERHABA KORİDOR
Kaç kez evinizin önünden geçtim
bayram giysileriyle.
Siz dans ediyordunuz
dışarısı soğuktu.
Bir pencere vardı aramızda
Işığı söndürüp gezmelere gittiniz.
Kaç kez çiçekler bıraktım kapınıza
yoktunuz !
Kapınızı çaldım çırılçıplak
görmediniz !
Şimdi siz,
en çılgın sevişmelerin ateşli rakkasesi
dönüyorsunuz.
Dönüyorsunuz etrafımda.
Elleriniz varmış,
ellerinizle güller sunarak.
Derin bir sevda ile gözlerinizde
dönüyorsunuz
çırılçıplak teninizde
ışıklı tüller uçarak.
Ben, koridorun öteki ucundayım
sizin yolunuz uzun lakin.
Ben, sevda rüzgarında,
sizde, sessizlik hakim.
Kavuşmamız şarkı şarkı olacak.
Yürüyün.
Öyle çılgın…
Öyle sakin…
DON KİŞOT
Sesleriniz cılızlaştı dostlar,
Yankılanmıyor
Yollarımız gitgide uzaklaşıyor.
Mavi kubbeli bir odada
Koro halinde
Bağırıp durmayın yeter!
'Daha çok ver' diye.
Veremem
Bir kalbim kaldı
Veremem
Onu aşk aldı
Veremem
Adresim saklı
Veremem
Gelmediğiniz orası kaldı (!)
Yeldeğirmenlerine karşı
Don Kişot'muyum?
Uçuyorum durmadan
ben pilot muyum?
Yeldeğirmenlerine karşı
Don Kişot'muyum?
Dilimde hep aynı şarkı
İdiyot muyum?
Seyretmesi keyifliydi dostlar
Uzaktan sizi
Üç perdelik komedi
Oyunlar bitti
Ne alkışlayın ne de ağlayın
kapandı perde.
Ne anladıysanız onu
düşünün sadece…
GÜL KOKULU ÇEYİZ SANDIĞI
Hayallerimin sedef kapısını açınca
gül kokusu
döndürür başımı
Solgun, nazlı rüzgarda
Saçında çiçeklerle
gelirsin bana.
Gül kokulu çeyiz sandığı
Yalnız gecelerde
Kıvranırken
dalga dalga
Gül kokulu çeyiz sandığını açınca
Solgun, nazlı rüzgarda
Saçında çiçeklerle
gelirsin bana.
Ve
örteriz üzerimize
geceyi.
Unut bunları !
Unut bunları
Hayalleri, yalanları
ez / ez / ez
Çiçekleri
Ez !
Onbir pondluk ökçelerle
Güzellikleri çerçeveler gibi
boya dudaklarını
Kır aynaları
Kır / kır / kır /
Kır /
Kopar bağlarını.
Bir omuzunu
göz kırpar gibi
açıkta bırak
Birşeyleri savur,
Birşeyleri yak !!
Yüreğini kapa
Ne kaldıysa
Senden sana
Benden sana
Sıkı sıkıya / Sıkı sıkıya / Sıkı sıkıya
'Tamamlanınca eksik kalıyor birşeyler'…
NİNNİ SEVGİLİM
Şu ışığı yanan,
Şu dökük olan
Şu perdesi yarı açık,
Şu sımsıkı kapalı
Şu camlı çerçevesi kırık,
Senin için bütün pencereler
Arşınla sokakları,
Birini tıklat.
Kapıyı ben açacağım,
Tanıyamayacaksın
Yüzüm gözüm başka olacak
Bana, benden kaçtığını söyleyeceksin…
Sonra sevişeceksin.
Aklın bende olacak
bileceğim.
Birimizden birimize
'duygusuz' diyeceksin.
Sislerin içinde rastgele
Buluşuyoruz
Bin şüphe içinde öylesi
Tanışıyoruz
Ellerim senden ötelere uzanır,
seni yakalayamam bir türlü.
Heryerde sen/herşeyde sen
hangisini seçeyim?..
Sevgilim heryerdeyiz
ben de öyleyim.
Gecen, yalnızlığın, sislerin
Benim.
Dağıt/Bitir herşeyi
Yine karşındayım…
Bütün kaçışlarında arkandayım.
Bana koştuğunun farkındayım…
Bir hay-huy içinde rasgele
koşuşuyoruz.
Sevgiye doymadan herşeye
Alışıyoruz.
Kollarında uyutma beni,
Beklediğim bu değildi.
GECE PERİSİ
Denize açılan penceresi olan
ama bütün her tarafı pencere
Tül perdeleri uçuşan
uçuk mavi…
İnanılmaz güzel bir oda.
Biraz önce o odada su varmış,
deniz…
Oraya kadar gelmiş,
bütün odayı kaplamış
Ama ondan sonra zaman gelince çekilmiş.
Denizin bıraktığı neler var…
Olamaz !
İnanılmaz… Böyle…
Tutuyorum bi tane deniz kabuğu
Kocaman…
Ve nasıl söyleyeyim sana.
İncecik
Porselenden daha ince.
Daha da ince.
Hani biz deniz kenarına gidince
şu kadarcık şu kadarcık sarı şeyler buluyorduk
Hatırladın mı ?
Onlardan daha ince !
İncecik !
Hiç bir maddede olamayacak kadar ince
Üç tane iç içe girmiş
Sen onu bir zannediyorsun.
Kocaman bir deniz minaresi
Ah !
görüyorum onları, sana göstermek istiyorum
Hiii !!!
Dilim tutuluyor, ne söyleyeceğimi şaşırıyorum
– O kadın da arkamda-
Böyle bir tanesini
hafifçe elime alıyorum…
Elime aldığım anda tuz-buz oluyor.
Birkaç tane parçası kalıyor
Onun içinden bi tane daha çıkıyor.
O da kırılıyor, o da kırılıyor…
Ama diyorum; "Neden bunu elime aldım ?
O kadar güzeldi ki" !…
Sana göstermek istiyorum
Ve sen gelmeyi o tarafa
hiç düşünmüyorsun.
Mecburen onu elime alıyorum
Ama elime aldığımda kırılıyor.
Her taraf dolu…
Başka bir tane görüyorum
ondan da güzel !
Bu sefer onu elime alıyorum,
o çok sağlam.
Hiçbirşey olmuyor ona.
"Tamam işte" diyorum.
Tekrar o kabuklara baktım.
İlhan'cım o kadar güzel kabuklar ki
dev boyutlarda…
Çok güzellerdi
Ama, o oda çok güzeldi
"Denizin çekildiği oda"
GÖRÜŞMEYELİM
Hoyda lelli
Hayda lelli
Terelelli yalelli
Masamızda muhabbet
Birbirimizi yiyelim
Tanışıyormuş gibi
Birbirimize küselim
Sen bir adım yukarda
Ben bir adım aşağı
İn oradan aşağı…
Çık dışarı !
O umutsuz sevgiler
Hoşçakalın leydiler
Beni almaya geldiler…
Görüşürüz efenim…
Görüşmeyelim !..
'Beni ihmal ediyorsun' dedi,
Kendisini imha etti
Bir ihmalin sonucu herşey
Trafik kazası gibi…
Çarptı beni bu içki
Herşey daha net amma,
Çözülüyor muamma…
Çık dışarı !..
Şapkayı alır giderim
Binanaleyh
Olanaksız netekim
Olur kanaatindeyim
Muhterisler muhterem
Kargalar şahin oldu
Tüm zeka özürlüler
Müneccim / kahin oldu
900'lü kanallar
Bir garip Türkilizce
Kovduğumuz kovboylar
Bara müdavim oldu
Yaşlı bir topal katır
Ne yürür ne bırakır
Aslan postu giyinip
Ormana kral oldu
Sürü aldı başını
Çoban derin uykuda
Fırlatmış şapkasını
Pinekliyor kuytuda
Radyasyonlu bebeler
Utanmadan bakanlar
Filim / kitap yakanlar
Hoş bir merasim oldu
Bitmeyen bir katliam
Dünya seyir duruyor
Karanlıklar yürüyor
Geceler yarim oldu
'Herhangi bir sözcüğün işitimsel
imgesini, anlıkta ona karşılık
düşen kavramla buluşmadan
yakalamak ve anlamak
bir tansıktır…'
Aydınlar post peşinde
Herkes düzene uydu
Geriatrik yazarlar
Artık ödüle doydu
Ne bir hassas terazi
Ne bir küçük ışıltı
Kantarın topu kaçtı
Bu beni yola koydu
Böyle başa bu traş
Bu çocuk şarkıları
Türk popu hamle yaptı
Sağır sultanlar duydu
Dostlarım da değişti
Metamorfoz sancısı
Al takke/ver külahla
Başka yolun yolcusu
Yükselen değerler/eğilimler
Cilalı imaj devri
Yeni dünya düzeni
Kaç perdelik komedi ?..
Kahkahalar doğadan
Kahkahalar yeşilden
Olan oldu ya, konuşun
Ahkam kesin çevreden
Möln/Solingen/Germany
Allemanie zero point
Hitler'in veletleri
O dünya kaldı mı ki ?!.
Bu nasıl katastrof'sa
Bu da öyle koridor
Karanlıktan ışığa
Ve sevgiye gidiyor
Bitmeyen bir karnaval
Bitmeyen bir merasim
Siz, bütün palyaçolar
Artık GÖRÜŞMEYELİM…
SARIL SARMAŞIK SARI GÜLÜM
Bir gül yaprağı değil misin sen ?
Sen de geçeceksin…
Bahar yağmurları dökülecek gözlerinden,
dineceksin…
Kanatlarımdan kopan bir tüy gibi
Yere ineceksin…
Bir gökkuşağı uzanacak benden,
bineceksin…
Eteklerinde yıldızlar olacak,
yürüyeceksin…
Sorularının yanıtı olacak bir bakış,
Seveceksin.
'Yaklaş' diyeceğim gecenin bir yerinden,
Sesim yankılanacak koridorlarda,
Ürpereceksin
Göz kapakları açılacak ağır ağır yüreğinin…
'Yaklaş' diyeceğim taa derinden,
Gönlümün koridorlarına gireceksin.
Yaklaş ey sevgili…
Yaklaş en güzel aşk…
Sarıl, sarmaşık sarı gülüm…
Pencereler olacak taş duvarlarda
herbirinde değişik manzaralar…
Her gün başka sen
Değişik durumlarda
Yürü, sen başkasın
oyalanma küçük mutluluklarla
Yaklaş… Yaklaş… Biraz daha,
Bak ne söyleyeceğim kulağına
"Konuşmasan da olur
Yavaşça aralansın dudakların
Yaklaş, su sızmasın aramızdan
Sırılsıklam olalım terden…
Sen ve ben herşey olalım bu gece…
Geçelim kendimizden…
Fısılda aralansın dudakların,
Bir gül yaprağı değil misin sen?.."
Yaklaş ey sevgili… Yaklaş…
Sarıl sarmaşık sarı gülüm…
BİR ATEŞ YAKTIN
Yükselen güneş oradan görünmüyor,
Yanıma gel.
At örümcek ağlarını, dökülsün çapaklar
Uyan,
Yanıma gel.
Gelemezsin bilirim
Aramızda hava, su, toprak,
Mesafeler…
Bir ateş yaktın
Aydınlandı gece
Bir ateş yaktın
Çözüldü bilmece
Bir ateş yaktın
Kor oldu kalbim
Yangınlardan korkupta gittin…
Düşüncelerimle görüntün birleşti
Bir küçük noktaya sığdı hepsi
Uzaklarda minicik bir beneksin şimdi
Ayrıldıkça
küçülesi…
küçülesi…
Oysa,
bir kelimecik dinleseydin şarkımdan
bir anlık bakışımı hissetseydin
bir akşam.
Neden uzaktayız birbirimizden
diye irkilip
Düşünseydin;
Kim fazla, kim eksik?
GİZLİ MESAJ
Sevecenler Işık ve Sevgi çağı yaklaşıyor
İşaretimi gerçekten aldığınızda
Sizde çıkın koridorlarınızdan
Krizalit Kristalin yüreğinizde olsun
O BENİM GÖZÜPEK YALNIZLIĞIM
O tatlı kıvrımları gitmiş
hayatın,
geriye kalmış sipsivri köşeler,
O yumuşak gülüşlü dudakların
yerinde cam kırığı
Kesikler !
Işık ve sevgiyle
varlığımı bulunca ben,
Maskeleriniz görünüverdi birden.
Yoksa gerçek yüzünüz bu muydu?
Dostluklar hep oyun muydu?
Sevgiler / Sevgililer / Sevenler…….
Merhaba yabancılar
geldi sanıp/gidenler.
O benim gözüpek yalnızlığım
O garip, yanardöner isyanlarım
Hepsinde gizli/saklı
tutkularım.
KAPILAR… KAPILAR… KAPILAR…
Kapılar… Kapılar… Kapılar
Dışarısı benim.
Bu kızdığım, bu güldüğüm
Herşey.
Kapılar… Kapılar… Kapılar
Seven/sevilen ben.
Şikayetçi olduğum
Herşey
Bir kuş havalansa
senden haber.
Bir ışık yansa
Binbir umut.
Sonra gönülsüz sevgililer
Unut onları gönlüm
Sevmediler
Ben miyim hata yapan ?
Eksik veren ben miyim ?
Belki de anlaşılmaz
Ulaşılmaz yerdeyim.
Kapılar… Kapılar… Kapılar
Dört yanımda kilit
Benden yana açık yollar,
Sevgi sende sürgit
Kapılar… Kapılar… Kapılar
Artık hepsi açık…
Bir adım at,
Dışarı çık.
Kapılar… Kapılar… Kapılar
Dışarısı benim.
Bir adım at,
Dışarı çık.
KRİZALİT KRİSTALİN
Rüzgar çan sesli bir uçurumda
Krizalit Kristalin
Hiç görmediğim birşeye
benziyordu.
Gölgeler diyarı
İç içe geçmiş labirent bilmeceler
Hızla beliren tuhaf/anlamsız şekiller
Krizalit Kristalin
Kaybolup gidiyordu.
Rüzgar çanı
sesleri
uğuldarken
durdum.
Ruhum bedenimden geçip giderken
kendime baktım.
Krizalit Kristalin
Neydi
Krizalit Kristalin
Ben Neydim
Uğultular büyüyordu
Kristalin Kristalin
Beni
içine alıyordu.