Hep Bahara Döner Dünya…
Bu sabah erkenden kaldırdım başımı yastıktan, yürüdüm yeşilliklere… Bahar gelmiş galiba… Nasıl da renklenmiş her yer… Oysa hiç beyazlanmayacak gibiydi ağaçlar!.. Yeşillenmeyecek sanmıştım toprakları… Hiç dönmeyecek gibiydi börtü-böcek… Yine ısıtmaya başlamış güneş… Işıltılı bir koşturmaca dört yanımda…
Şöyle bir silkelenmeliyim, atmalıyım uykunun tozlarını üzerimden…
Bahar geldi… Toprak hergün bir çocuk doğurur artık… Ne okullar kurulur baharda doğaya… Görebilene… Kısacık yağmurlar, uzadıkça uzayan günler neler neler anlatırlar anlayana, dinleyene…
Bir bahar sabahı kelebeğin biri hüzünle kaldırmış başını topraktan… " Neden daha çok göremiyorum baharı?.." demiş bir çiçeğin sessizliğine doğru uçarken… Konmuş çiçeğin aydınlığına bir daha sormuş: " Neden daha çok göremiyorum baharı… Başka mevsimleri?.." Çevirmiş başını, bakmış kelebeğe çiçek… Konuşamamış… Düşünmüş… " Ben de… Ben neden göremiyorum başka mevsimleri… Neden işim bir baharlık?…"
Sarılmış kelebekle çiçek birbirine… Ağlaşmışlar… Bilmeden, bütün mevsimleri değil, kısacık ömürlerde, bütün mevsimlerde baharı yaşamanın YAŞAMAK olduğunu…
Zaten bütün mevsimler baharı hazırlar insanlara…
Yaz, yeni baharlar için kavurur toprağı…
Sonbahar, yeni baharlara savurur yaprakları…
Kış, yeni baharlar için dondurur, örter üstümüzü…
Ve biz bütün yolların bahara gittiğini bilmeden, geçici kışlarda üzülerek… Geçici yazlarda sevinerek… Geçici sonbaharlarda ürpererek sürdürürüz yürüyüşümüzü… Oysa hep bahara doğru döner dünya… Düşünebilene… Sevebilene… OLABİLENE…
Karanlıklarıyla bu güzelim dünyanın baharını karartanlar, bugünlere şöyle bir baksınlar…
Sevgiye dönebilmek için, körlerin bile göreceği binbir türlü işaret taşır baharlar…