Gümbürtü!..
Tasımı tarağımı toplasam, sepetimi koluma alsam… Kapatsam evimi-barkımı… Gitsem…
Nereye?..
Dünyanın en güzel yeri neresi?.. Londra mı?.. Paris mi?.. Japonya mı?.. Akapulko mu?.. Gobi çölü mü?.. Kör Agop'un meyhanesi mi?.. Neresi?.. Küflü kara masalı, yağlı, sallantılı lambalarıyla mor menekşeli bir çay bahçesi mi?
Neresi dünyanın en güzel yeri?.. Nereye gitmeliyim?.. Nereye gideceğim tasımı tarağımı toplayıp?..
Yerden göğe küpleri dizsem… Sırtımda milyonlarca küplerle, tek-tek koya-koya yükselsem… Evim barkım çoook uzaklarda kalsa… Gitsem buralardan balık gibi… Kırsam dertler kavanozunu… Kurtulacak mıyım bulanık sulardan?.. Yoksa nefessiz mi kalacağım?.. Daha mı çok dönecek başım küplerin üzerinde?..
Ben gitsem herşey burada mı kalacak?.. Yoksa yüreğim ve beynim iki yanımda iki valiz gibi gelmeyecek mi benimle?..
Ya da yollarda bırakmaya çalışsam dertlerimi… Bir kübün içine gizlesem kokmuş bir turşu gibi… Çürüse dertler… Çürüse… Çürüse… Çürütse kübü de…
Yerden göğe küp dizseler… En alttakini çekseler… Kırsalar… Çürütseler… Seyreyle sen gümbürtüyü…