Gülmek Garip Bir Öyküdür
"C AM INTERESSE" adlı Fransız dergisi "Gülmek Garip Bir Öyküdür" başlıklı bir yazı yayınlamış…
"Bilimsel bir gülüşler çeşitlemesi" diyebileceğimiz bu yazı bir kahkaha trajedisiyle başlıyor…
1988 yılında Danimarka'nın başkenti Kopenhag'daki Empire tiyatrosunda "Wanda Adlı Balık" filminin gösterimi sırasında bir seyirci öylesine gülmüş ki, tıkanıp anında ölmüş…
Burada sözü bilim alıyor; "Engellenemeyen tıkanıklıklara yol açan gülüşler kendini, gözlerden yaşlar boşanması, yüzün kıpkırmızı olması, insanı ter basması ve kalp atışlarının düzensizleşmesiyle gösteriyor… Normal bir kahkahada ise insan ağzını açıyor, kahkaha tınısı duyuluyor, bu şekilde gülen bir kişi başını arkaya atıyor…
Gülmek çok karmaşık bir olay… Normal bir gülüşün en hoş şekli de, dudakların gülümser gibi gerilmesi ve ağızdan hafif hafif sesler çıkması… İnsan bazen kıs kıs gülebilir, bunda da dudaklar hafifçee gerilirken, gülen kişi hafifçe ses çıkarır…"
Fransızca dergiden yapılan alıntıda, davranış bilimciler bebeklerin dört ya da beş aylıkken bilinçli olarak gülmeye başladıklarını dikkat çekiyorlar… İlk gülücüğün bebekle anne arasında ilk iletişim olduğunu söylüyorlar…
"İnsanlar yanlızca komikliklere değil, utandıkları ya da korktukları zaman, hatta ölüm karşısında da korunma mekanizması olarak gülüyorlar. Koşulsuz olarak her ortamda gülebilen tek bir grup var: akıl hastaları…
Normal insanlar her durumda keyiften gülemiyor, yalnızca akıl hastaları ve şempanzeler…"
Aynı uzmanlar hemen sonra gülmenin sağlığa, insan bünyesine yararlı olduğunu söylüyorlar…
Akıl hastaları ve şempanzeler önden gidip, bu gerçeği önceden keşfetmiş olsalar gerek…
Bu bakışta ortaya iki sonuç çıkıyor;
Türk toplumu olarak ya biz, böyle bir aldırmazlık içinde her şeye gülerken kitle halinde delirmekteyiz… (Bu durumda arabesk hüzün kaçınılmaz olarak emniyet sübabımızdır…)
Ya da başka çıkış yolu olmadığından mı nedir, akıl sağlığımızı gülerek koruyoruz…
Gülüşler çeşitlemesini uzatabiliriz;
İçi hırsla dolu, dışı müstehzi ve de sevecen gülüş…
Başka denizlerde şahlanıp köpüren bilgi birikimini, küçük denizlerde iki kaşın arasına sığdıramayan, teslimiyetçi, umutlu, iyimser gülüş,
Kurnazlıkla zekâ arasındaki büyük uçurumu biraz da mahalli durumun kalınlığından görmezden gelip, başköşelerde tarihin kıvrımlarına nakış olmak isterken boşluğa yuvarlananların yankılı, isterik kahkahaları.
Kim bunlar?..
Baştanberi sayılıp dökülen gülüş çeşitlemelerinin dışında, aralardaki fare vıyk vıykları var…
Bu yazıyı çeşitli gülümseyen yüzlerle süsleyin ve resim altlarını boş bırakın…
İşin garibi, neşe-i muhabbetle, son gülenler de kahkahalar içinde şimdilerde !..
Ara sıra ağlasalar da kürsülerde…