Güle Güle Türkiye
Eski Türkçe tabelasıyla bir gar. Bayraklarla süslenmiş bir tren kalkıyor.
Kâinatları zaten yok!
Dini, imanı, tanrıyı yanlış bilen şizofrenik meczuplar daha dün madımak oynadılar ellerinde çıralarla- Demek oyunları da yanlış oynuyorlar- Yakılan beyinlerin gri/beyaz dumanları bacalarda, son bir düdük çaldı, İstim atarak. Tren dediysem, kara bir lokomotif ve yük vagonları 
El-kol sallayıp uzaklaşıyor memleketin en güzide evlatları.
(Uyan şeyim sabah oldu)! Uyuyordu makasçılar… Uyudular hep.
Bir yanda homurdanan, eski Alman imalatı faşist bir motor Öte yanda, kaçan treni bekleyen -dünyanın yuvarlak olduğuna inanarak- Birbuçuk gazetenin onurlu yolcuları.
Sanatçıları, politikacıları, müdürleri, başkanları, futbolcularıyla Kaf Dağı'nın sislerinde bir tünele girdi tren. Çıkışı yok!
Çıkışı uçurum, bilmiyorlar. Biz, "Öküzün Boynuzlan" barında garın, Elimizde tarifelerle, söyleşiyoruz bekleşerek. (Dünya yuvarlak ya! Tren tekrar gelecek.) Oysa, ölü bir hatta, yamuk, yanık çağdaşlık katarı.
İhtimal, yine yazıp çizeceğiz. Kırmızı başlıklı, siyah/beyaz gazetelerimizi okuyacağız
Kızarak, gülümseyerek. Gidenlerin hayatı başkaydı, Bizimki apayrı.
Biz hiç, kadınlardan utanıp ev değiştirmedik. "Tanrım, bana bir hastalık ver de, nefsimin hatalarından korunayım," Demedik hiç.
Sinirli bir güzel adamın anlattıklarında, Bir de evlilik muhabbetinde bocaladı ama, -En son, Atatürk mevzuunda iyice deşifre etti tilkilerini-
Devletin resmi kanalında, takır takır fikriyatını tescil ettirdi Fettullah
Hoca.
Yüksek tirajlı şovların, analizci küçük çocukları Çağdaşlığı, otoyollarda, telefonlarda, kanallarda.
Poplaşan cici hayatın örgülü uzun saçlarında buluyorlar hâlâ.
Bir gül bahçesi kadar haklı ve demir gibi doğru istekleri (!)
Lakin ufukları kısır.
Birileri, televizyon, kap-kacak vermeye devam etsin,
Birileri kupon toplasın, burnunu karıştırarak. Tavlanmış oylar uçuşsun, şeriata kurban gidebilecek demokrasi adına. Takdir-i ilahi,
Ya da emaresi bir şeylerin. Demek, yıllar önce, adını, Üç temmuz doksanbeş gecesi Ağırlayacağı konuğa yakışsın diye aldı "Ateş Hattı"
O lokomotifte, bir kara kömür tanesi, hoca. Bu vatanı yükleyip götürenler, Ey, meczupların peşindekiler. Artık, ne diyeyim size, Güle güle Türkiye…
Güle güle…
İlhan İrem Official Web