Göz Yaşartıcı

Kızılderililer,

Demiryollarını unutacak kadar şaşırmışlar telgraf direklerine

Kıvrımlardaki göksel iletişimi geç hatırlamışlar.

Büyücüleri şarlatanlıktan sınıf atlamış birden.

 

Herşeyi hissedebilen yanık birileri

Yalnızca onlar duyumsuyor

Seslenişimi.

 

Tuzlu tenini güneş mavilerine serdiğinde

Kavuran güneş, serinlediğin deniz,

Duşlar, süslenmeler…

                   Hepsi benim.

Benden kaçıyorsun

Sunak olmak için bize.

Kavgaların son çırpınış

 

Gidecek başka bir yerin olmadığı için gelsen de,

Hoş geldin.

 

Eğer gidebilseydin uzak düşlere

Yine ben açacaktım kapıyı

                “Hoş geldin”

 

Yolculukların meşakkatini tartışacaktık.

 

Yakınlığınca ikna olursun

“Herşeye değer” ya da “kalsın” dersin

Varış noktasında.

O nokta rengimizi almıştır.

 

Aldırmazsın kapımızı girdikten sonra çalan sempatik

                                                 görgüsüzlere

Kalanlarla yetinerek bir dünya kurduğunu düşünürsün

Gayya kuyusuna atıp yaşadıklarını

Yeni yıllara  dipsiz yankılarla

Zan altındaki hayatlarla halvet olduğun gecelere

Zoraki gülümseyen bir çağrı.

 

O son paketi açtın, açtın.

Bir kenara koyarsan,

Parça tesirliyim.

                 Uzaklaş…

 

Hiçbir hayat uzmanı çözemez şifreyi

                   Patlarım !

 

Şimdi kırmızı kabloyu kes.

Sarıyı sonra…

Zararsız mavi dokunuşlar kalsın.

Sevişelim

Kirli beyazdan çocuklar şekillensin.

İlhan İrem Official Web