Bu da Böyle Bir Yazı

Farkında mısınız?

Solukladığımız havanın bile keyfi yok bazen…

Dayayıp da başını bir kuzey ağacına, boğazdaki koyunları düşlersin…

Kat sayı otuz mu olmuş ne?.. Park Otel kaçıncı kez mühürlenmiş?..

İstanbul'un Karadeniz'e bakan yamaçlarında talan yapılırmış insanlarımızca… Gökova santralının durumu ne?..

Sonra bir de bakarsınız, hayat, kuştüyü bir yastık gibi dökülüverir başınızın altından…. Seviyorsunuz, seviliyorsunuz… Başarılısınız, ya da derdiniz bakşınızdan aşkın… Aldırmıyorsunuz ölü koyunlara, yaşayacak kaplumbağalara…

Hayat yalnızca kazanmak oluyor bazen… Bizi biz yapan değerlere bir nebze bile aldırmadan kazanmak… Dostlarınızın yüzleri kayboluyor rüyalarınızdan… Gelecek korkusu ya da kilitler arkasına istiflenecek paralar sarıyor çevrenizi… Bir zaman böyle programlanıyoruz kazanmaya, ya da kaybetmemeye eldekileri…

Bunca insanlığımızla başarıyoruz duygusuz kalabilmeyi…

Geleceğin insanı oluyoruz böylece!..

Boşluklara çizdiğimiz anlamsız bir dünya içinde kahverengi, sarı, yeşil haritalarda bölük pörçük ediyoruz geleceğimizi…

Sonra yeniden anımsıyoruz… "Ben bir şeyler yapmak için gelmiştim…"

Niye yalan söylenir?.. Niye tükürülür sokaklara hâlâ?..

Neden kolaydır kandırmak toplumları?..

-Doğruyu söyleyince de anlıyorlar oysa…-

"Dostlarımız neden böyle bazen?.. En çok onlar mı korkuyorlar başarılarımızdan?..

Amaaan geç!.. Hayat akıp gitsin deli hışırtılarıyla… Sen seviyorsun, seviliyorsun ya, koyunlar toplanır bir gün, anlamsız betonlar belki yok olur bir sabah… Gökovanın durumu karışık… Kaplumbağalar da ölmesinler canım…

İztuzu'na oteller yapılabilir…

Sinameki şarkılar, sinameki gönüllerde anlamsız seyahatler yaparlar…

Bazen yeteneksizlikten, bazen de bilerek, üretenler bilumum onur ve de namus kavramlarını şavullayıp, toplumun zaaflarını kurcalayabilirler daha bir süre…

Sonra çatırdayıverir kültürsüzlüğün kültürü… Ayakta üç-beş kişi kalır, şaşarsınız…

Gerçek aşklar önce inkâr edilir hep… Bazılarımız acıdan kuleler öreriz, yıkılmaz…

O acılar mutluluğa taşır bizi…

-"Herşey değişmedi mi?.."

-"Değişti."

-"Kötü mü oldu her şey?.."

-"Yooo!.."

-"Senin ısrarın niye öyleyse direnmek için geçmişte… Ne kadar etkili olabilir yürüyüp giden hayata başkaldırmak eski yöntemlerle…"

Bizim nostaljik kafamıza göre çok değişti ortaklık… Hayatlarımız hep değişerek, aynı kutsallığıyla duruyor değişmeden…

Hayatı da aşan duygular sergileyebilirsek dünyada… Ki çok zor,

Hayatı bütün dokularıyla gözlemleyebilecek kadar dışında olmak…

Hem de bütün kıvramlarıyla hissedebilecek kadar içinde…

-"İmkânsız bu…"

-"İmkânsız mı?.."

İlhan İrem Official Web