Bir Dakika
Fıldır bakışlı hacı, Güdükistan diyarlarında yaşayan ümmeti ve bilumum "izm"leri aşarak kendi geleceğini yakalamış sağlı sollu dönek yardakçılarının, karaktersiz bücürlerin hararetli alkışları eşliğinde,
Kemalist Cumhuriyete zekâsınca ince bir perdah geçiyor.
Âlemleri kör ve sağır zanneden aklınca, toz kalkmasını önleyecek ziftin üzerine zevahiri ürkütmeden ağır ağır şeriata uzanan asfaltı döşeyecek.
"Kör gözüm parmağına" gidişatın ötesinde, ülkesini aydınlığa, gerçekten refaha ulaştıracak hiçbir programı olmadı, olmayacak.
Bir gün önce kül bırakmadıkları mangalları bir gün sonra yalayan ödlek tatlısu şeriatçıları, bu uçurumlu "kara" yolunun uyarı levhaları oluyorlar.
Önce dillerinize pelesenk olmuş, acılaşmış elli yıllık sakızı atın ağzınızdan. Yüzde doksandokuzu Müslüman olan bu ülkenin yalnızca Refah'a oy veren yüzdesi şeriatçıdır. Kelime oyunlarınızı ve terminoloji kandırmalarınızı bu halk yemiyor artık.
O oyların hatırı sayılır kısmı da, diğer partilerin beceriksizliğinden, deformasyon özgürlüklerden ürkenlerin tepki oylarıyla, varoşlarda bir gün, bir hafta ve daha ötesinde ayakta kalmanın köşelerine sıkışmış insanların desteği. Hayatınız ikiye bölünmüş.
Bir yandan yok etmek istediğiniz demokrasiye sığınarak takiyyeler içinde, toplumsal barış görünümlü, kışkırtıcı, zulüm edebiyatlı mazlum resimleri.
Öte yandan, karanlık çarşaflara sevdalı tabanınıza mavi boncuklar dağıtan sözde radikal çıkışlar.
Şakşakçılarınızla bir örnek söylem içinde, Kemalist Cumhuriyetçileri, nüfuzunu ve gücünü kaybetmemek için çırpınan dinozorlar olarak çiğneme sevdasının şekersiz kara sakızı.
Bitmeyen yüzde doksandokuz teraneleriyle, deşifre olmuş, kof bir gizemin müptezel sergisi.
Gerçek niyetinizi, tek başına iktidar beklentilerinizin arkasına atıp, İslamiyet ve Kur'an buyruklarının sözcük anlamındaki "şeriat" rüzgârında, siyasi ve ticari çıkarlarınıza alet etmek istediğiniz bu evrensel dinin gemisi, tanrı güzel insanları daha çok sevdiği için, ne yazık ki sizin açınızdan karaya oturacak.
Size inananlar ve sizden çözüm bekleyenler, iki ayrı uçtan boşluğunuzu ve yalancılığınızı keşfetmeye başladılar.
Siz iktidarınızı dürtükleyenleri "parazit" olmakla, örümcekli, çeteli karanlıkları ışık yakıp söndürerek aydınlatmaya çabalayanları fesatlıkla ve çocuklukla suçlamayı sürdürün. Hatta cin tonik hazretleri ve anavatan, üç-beş kırık oy uğruna, şeriat karşıtı yürüyüşlerden el-etek çekerek dincilere taviz vermeyi sürdürsünler. Ve hatta, kayıp karaoğlanların fan kulübü, ertesi gün, dine saygılı eylemler organize etsin.
Bu çocukça oyunlar, iyi geçinmeye kıvrandığınız ordunun da keyifle bakakaldığı "ışıklı bir halk eli" olup, size ışıklı ve çağdaş bir Osmanlı tokadı aşkedecekler.
Adaletten sorumlu (!) psikopat bir kazan, "Küçük çocuklar gibi, ışıkları yakıp söndürüyorlar, mum söndü oyunu oynuyorlar, çünkü yapacak başka bir şeyleri yok," demiş. Var… Var…
Bu karanlık kış bitsin, mart, nisan, mayısla baharlar çalsın kapımızı.
Korktukları bir dakikalık karanlıklarda atılmış dikenli tohumların neticelerini kanatan, şeriatrik hayal imparatorluğu olduğunu görecekler.
Bu ülkede yaşayan insanların çöl bedevisi, ümmet olamayacaklarını, özgürlüklerini teslim etmeye teşne, köle niyetlilerin dışındaki cumhuriyet kadınlarının, her koşulda, çağdaş bir hayat düşlediklerini…
Ve bu ülkenin geleceğe uzanan evrensel ve çağdaş ellerini, kısır fellah hesaplarıyla, çağdışı karanlık kuyulara atamayacağınızı öğreneceksiniz.
Hocam, bu tembel görünüşlü halkın, saat yirmibirlerde yarım yamalak yakıp söndürdüğü elektrikler, gün gelir, seni ve şaibeli rehineni sinir sisteminizin çıplak ve tehlikeli noktalarından çarpmaya başlar.
Gerçek aşkların uzağına düşen kirli gri kuyruğunuza takık yedi milyonluk (!) sarıklı/tesettürlü dünyaların dışında, bu ülkenin kâinat bakışlı, uzgörüşlü insanları, bir çift mavi gözün kurduğu evrensel Türkiye geleceğine âşık hâlâ.
Hesaplarınızı size cinnetler yaşatan maviliklerin aydınlık ve sonsuz devrimleri içinde yapmalısınız!
Ya da İran, Suudi Arabistan, Afganistan, travmatik Cezayir…
Gidin, gerçeklerinizi size uygun coğrafyalarda yaşayın.
Türkiye, karanlık sarhoşluklarınıza meze olmayacak.
Işık ve sevgiyle…