210 PPM
Yolcularını bir yerden bir yere ulaştırma yükümlülüğü olan pilot alkollü olarak uçamaz.
Özel otosunda yolculuk eden bir sürücü veya otobüs şoförü ona keza…
Toplum hayatını yaşamsal damarlarından ilgilendiren risk konumunda görevli kişilerin ayık olmaları gerekliliğinin yasalarla güvence altına alınması ve bu kişilerin sarhoşluklannın suç kapsamında ele alınması doğru.
Cumhuriyet, laiklik ve demokrasi konularındaki bütün öğretilerimizi cebimize koyarak susalım ve diyelim ki; "Sekiz yıllık kesintisiz eğitime karşı sokaklara dökülüp yürüyen insanlar Cumhuriyet devrimlerinin ötesindeki görüntülerine karşın, bu ülkenin insanları ve demokratik haklarını dile getiriyorlar."
Zincirlenmiş Kur'an'larla cami avlularında eylem koyan bu insanlann, toplumsal hayatı riske etmek, başka düşünceleri tehdit etmek gibi bir fiiliyatları var mı? (Bence bu gerici yığın en tehlikeli silahı eline almış, en ilkel beyinden daha tehlikeli… Çünkü sokakları benzer görüntülerle inleten bu güruh Sivas'ta otuzyedi aydını diri diri yaktı.)
Bu acıyı unutamayız! Yine de bir an, kaotik düşünceye kendimizi kaptırıp, "Sekiz yıllık kesintisiz eğitim karşıtları cami avlularında demokratik haklarını ve tercihlerini dile getiriyorlar," diyelim.
Eğer demokrasi çokseslilikse, Kütahya'da yürüyen bu insanlara karşı tepkisini "Yaşasın laiklik," diye bağırarak dile getiren genç kızı boynunu kırarcasına susturup, ekip otosuyla kargatulumba götürmek ne anlama geliyor?
Yürüyenlerin tahrik olup bir linç tehlikesi yaratabileceği söz konusu ediliyorsa, sekiz yıllık kesintisiz eğitim karşıtı bu kitlenin böylesine olası bir travmatik ve hayata kasteden tepkisi demokratik özgürlüklerin hangi olmayan maddesinde değerlendirilecek?
Bu eylemciler peşinen tahrik olmuş, kimilerince haklı görülen saplantıları peşinde, suç kapsamına da girebilecek her türlü hareketi yapabilecek sapkın yığınlar olarak algılanıyorsa, Cumhuriyetin polisi bu potansiyel saldırganları engellemek yerine, niçin kendi hayatından başka risk taşımayan genç kızı götürüp gözaltına alıyor?
Üstüne üstlük, saatler süren bir alıkoyma ile bu insana alkol testi uygulayarak. "210 PPM alkollüdür," diye kamuoyunu aydınlatma işgüzarlığına düşüyorlar
Bir Cumhuriyet kızı, Atatürk devrimlerinin, sarıklı, şalvarlı, tesettürlü vahim görüntülerle ciddi bir tehdit altında olduğunu duyumsayıp, "Yaşasın laiklik," diye bağırmış. Ateş etmemiş, taş atmamış, saldırmamış.
Her döneme uygun ve çağdaşlıktan yoksun teslimiyet elbiseleri giyen Bozkurt Kuruç benzeri bukalemunların derisini yırtıp saf dışı edemeyen, şeriat pazarlamacısı karanlık şirketlere kredi ve desteği sürdüren bu hükümet, kötünün iyisi bayrağını gönüllerde daha ne kadar sallandırabilir?
Düzelmesi çok uzak ekonomik gidişatın ötesinde geçici bir toplumsal huzur yaşansa da biliyoruz ki, irtica tehlikesi, radikal çıkışlara her dem kapalı politikacılann gelecek korkulu kuytularında boyvermeyi sürdürecek.
Birçok şaşırtıcı yelpazeyle birlikte, çağdaş insanlıktan sınıfta kalmış yobaz görüntüleriyle Vehbi Dinçerler karanlığını Aliağa'ya paketleyebilen zihniyetten ne bekleyebiliriz?
Cami çıkışlarında, dinsel tahriklerin afrodizyak uyarıcılığında inleyip saldıran insanlara gösterilen bu hoşgörü, ihtimam nereden kaynaklanıyor? Daha nasıl söylemeli? Hurafelerle sarhoş bu insanları ayıltmak için en fazla tazyikli su sıkılıyor.
"Bu yanlıştır," ana fikrinde Atatürk Cumhuriyetinin temel ilkelerini haykıran insanlar, karakollara götürülüp eza cefa içinde alkol testlerine tâbi tutuluyorlar.
Ve o illerin valileri, belediye başkanları, güvenlik kuvvetleri, çağdaş Cumhuriyeti dinamitlemek isteyenlerin karşısında aşılmaz bir duvar olacakları yerde, alkolik suçlamaları ve ırkçı sataşmalarla Atatürk'ü zarifçe anımsatanların başına yıkıyorlar.
Asırlardır aynı yerde otlayarak ışık yolunu kapayan karakoyunlara gerektiği şekilde evrensel doğruyu fısıldamak varken, gerçek bir sabırla bekleşen aydınlık yolcuları arasıra kornaya bastılar diye cezalandırılıyor.
Biliyorsunuz, Hindistan'da inekler kutsaldır. Yolunuzu da kapatsalar, yolculuğunuza da pisleseler onlara ilişmek günah ve suçtur.
Bekleyeceksiniz ki, bu kutsal yaratıklar büyükbaş şuursuzluklarının ağdalı adımlarında, bıktırıcı bir ağırlıkla çekilsinler ki hedefinize varasınız.
Zafer Bayramı kutlamalannda şeriatçıların elini sıkmayarak ışıldayan Akengin Beyazıt, Kütahyalı güzel kız, İzmirli Chantal…
Bütün bu hoşgörü öğretilerimize karşın, hiç dilemediğimiz bir gelecek günde, demokrasiyi yırtan cihad koşulanyla karşımıza dikildiğinizde, çağdaş güzellikler, özgürlük, demokrasi, laiklik ve Cumhuriyet adına sonuna kadar çağdışılığınıza direneceğiz ve yine kaybedeceksiniz.
Işık ve sevgiyle…